Seyahatten
Şu anda bu yazıyı dışında kocaman internet ve TV keyfi yazıları bulunan ancak internetten eser olmayan, televizyonun ise bir iki kanalını zor zahmet gösteren ve sadece dış görünümüne önem verilen bir otobüsten yazıyorum. Can sıkıntısına yapacak bir şey bulamayınca ben de otobüste, gecenin sonsuz karanlığında bu yazıyı yazmaya başladım.
Can sıkıntısı dedim çünkü internetin olduğu söylenip de olmadığı, televizyonun kulaklık giriş yerinin çalışmadığı ve bu yüzden ekranda oynayan filmlerin sesini duyamadığım bir otobüsteyim. Can sıkıntı mı gidermek için başlangıçta bilgisayarımı açtım biraz Euro Truck Simulator 2 oynayayım dedim, fakat oyunu daha keyifli oynayabilmek için yüklediğim bazı yamalardan dolayı aracımı düzgün sürebilmek için ekstra bir çaba gerekiyordu, ancak sarsıntılı bir yolculuk geçirdiğim bu otobüste bu oyunu oynayamayacağıma karar verdim daha sonra ise yakında çıkaracağım portal temasının çizimine başlayayım dedim ancak ne yazık ki diğer yolcular rahatsız olmasın diye ekranın parlaklığını en aza indirdiğimden, ince renk değişimlerini seçemeyeceğimi düşündüğümden bu fikirden de vazgeçtim.
Yolculuk iyice sıkıcı geçmeye başlamıştı, artık bilgisayarımı da kapatmıştım. Yapacak pek şey yoktu, yolculuklar da uyumayı sevmediğimden boş boş oturmaya başlamıştım. Elimde çantasının içerinde dizüstü bilgisayarımı tutuyordum. Tam böyle can sıkından patlamak üzereyken annemin dizüstü bilgisayarımın çantasına koyduğu Ahmet Uysal’ın “Başka Hayat”isimli kitabın farkına vardım. Biraz zaman geçirmek uğruna kitabı okuma başladım 40-50 sayfa okuduktan sonra kitabı da yerine koydum.
Şuan da yolculuk başlayalı sanırım iki buçuk saat zaman geçti. Can sıkıntım yetmezmiş gibi bir de otobüsün içi sıcak olduğu halde kaloriferleri sonuna kadar açan şoför var. Şuan da etrafıma baktığımda ben dahil çoğu kişinin sıcaktan bunaldığını görebliyorum. Pek sıcağı sevmeyen biri olarak otobüsün içerisinde ki sıcaklık beni aşırı derece de rahatsız etmişti. Artık otobüsün içi dayanılmayacak hale gelmişti, birden otobüsün fazlasıyla yavaşlamaya başladığını hissettim, merakla sağa sola bakındığımda bir dinlenme tesisine geldiğimizi görüyorum. Sanırım yarım saatlik bir mola vereceğiz. Bende biraz hava almak üzere dışarı çıkacağım, döndüğümde ise birkaç tane daha makale yazmaya çalışacağım.
Benzer Yazılar
Yorumlar (8)
Yorum yapabilmek için Giriş Yapmalısın!
Yolculuk macerası , hayırdır nereye yolculuk?
Gecenin geç saatlerinde indiğinizde sizleri martı seslerinin karşılayabileceği bir yere, Fatih’in şehrine.
vaaayy, ne guzel anlatmdr o yaa
İnternet çalışmıyor,ses çıkışı bozuk :) Çok şanşlısın Burak :)
Daha yazmadıklarım da var mesela koltuğumun kırık olması, önde ki koltuğun dökülmesi falan :)
Maşallah bütün aksaklıklar seni bulmuş :) Neyse geçmiş olsun bitmiş gitmiştir umarım bir daha yaşamazsın :)
Kaloriferin son gazda yanıyor olmasının sebebi olarakta cam kırık onu da yazmadım diyormuşsun :)…
Otobüscüler uyuz yav geçen para verdim tam bilet aldım yolun yarısını ayakta gittim dellendim .D:
Burak pazartesi gunu bende ayni olaya rastladim adamlar kulaklik girisini sokmus ya tv nin wifi desen sifreli :D birde ben 24 saat gecirdim o otobuste :D