Kategori: Son İzlediklerim

  • İzledim: Kanunun Ötesinde

    Nedendir bilmiyorum ancak son zamanlar da Liam Neeson filmlerine merak saldım. Kanunun Ötesinde filmini de henüz yeni gördüğüm için yakın zamanda izleme fırsatı buldum. İzlerken de keyif aldığımı ve olayların akıcı bir şekilde geçtiğini söylemem lazım. Bazı kişilere film uzun gelse de bence izleyenin kafasında soru işareti bırakmaması anlamında tüm ayrıntılar işlenmiş ve bence güzel de olmuş.

    Filmimizin konusuna gelirsek Matt (Liam Neeson) bir gün polislerin bedava içki içebildiği bir bara gider ve içki içmeye başlar, bu sırada da bara üç tane soyguncu gelir ve barı soyarlar bunu fark eden Matt ise sarhoş haliyle suçluların peşine düşer ve ikisini ölü, birini de bir daha düzgün yürüyemeyecek biçimde ele geçirir ancak bir sorun vardır. Matt’ın silahından çıkan bir kurşun hiç gitmemesi gereken bir yere, bir çocuğun başına gider ve çocuk oracıkta ölür. Her ne kadar bu olaylar sonun da Matt ödüllendirilse de vicdanına yenik düşer ve işi bırakır, ağzına da bir daha içki sürmez.

    İşte filmimiz geçmişte ki bu hikaye ile başlar, daha sonra aradan yıllar geçer ve artık eski bir dedektif olan Matt insanlara ücret karşılığı lisanssız dedektiflik hizmeti vermektedir. Birgün hiç istemese de bir uyuşturucu baronunun eşinin doğranmasını araştırmak zorunda kalır ve asıl hedefin şehirde ki tüm uyuşturucu baronlarının yakınları olduğunu anlar. Daha sonra olaylar gelişir, derinleşir ve kendinizi bir anda muhteşem bir aksiyonun içerisinde bulursunuz.

  • İzledim: Giver

    Tamamen ütopik bir dünyada geçen filmde temel olarak senaryo ve işlenişi gayet güzel. Film eski dünya da kaos sonrası getirilmiş bir düzen üzerine kurulu ve olaylar burada gelişiyor. Bu ütopik dünya da insanlar hiçbir şeyi hissedemiyor, düşünemiyor ve tamamen otoriteye bağlı kalıyorlar. Her sabah aldıkları iğneler ile tamamen hislerinden ve düşüncelerden arınmış bir biçimde yönetime itaat ediyorlar. Durum öyle ki renkleri bile göremiyorlar, o insanlar için dünya siyah beyaz ve mantıken dünya da ırkçılık vs. gibi ayrımlarda yok.

    Macera ise tamamen duygularından ve hislerinden arınmış bir gencin bu duygu ve hislerini yeniden kazanması ile gelişmeye başlıyor. Her türlü savaş, acı ve kötülükten uzak bu ütopik dünya da gerçekleri hisseden iki kişiden biri olan kahramanımız ve onun hocası bakalım tüm bu ütopik dünyanın kaderini değiştirebilecekler mi?

    Mutlaka izlemenizi tavsiye ettiğim, değişik bir konunun işlenmiş olduğu bir bilim kurgu filmi. Araştırdığım kadarıyla film bir kitaptan uyarlanmış, isteyen arkadaşlar kitabını da okuyabilirler :)

    Puanım: 8/10

  • İzledim: John Wick

    Her şeyden elini ayağını çekip kendine sevdiği kadınla normal bir hayat kurmaya karar veren azılı bir katilin damarına basarsanız ne olur? Üstelik de karısı yeni ölmüş ve geriye yalnızca kocasına yalnızlık çekmesin diye bir köpek yavrusu bırakmışken. Hikayemiz Jonh Wick isminde ki başrol kahramanımızın benzin almasıyla başlıyor. Tam istasyon da aracına yakıt doldururken yanına bir Rus genç yaklaşır ve aracının modelini ve fiyatını sorar ancak kahramanımız  özetle bu Rus’a canın cehenneme der ve evine gider. Aslında Rus genç orada kahramanımıza saldırmaya çalışır ancak yanındaki arkadaşı buna engel olur. Neyse kahramanımız akşam evine gelir ve eşinin acısını yaşarken ondan kalan tek şey yavru köpeğe de yavaş yavaş canı ısınmaya başlar. Gecenin ilerleyen saatlerin de evin alt katından bir ses gelir ve kahramanımız John aşağı iner ve kafasına yediği darbe ile kendini yerde bulur. Etrafına baktığında üç tane Rus genci görür. Adamlar John’u döverken havlayan köpeğini de acımasızca öldürürler ve John’un arabasını alıp giderler. Olaylar ise bunun üstüne gelişir.

    Kendine geldiğinde ölmüş köpeğini gören John ise intikam almaya ve mecburen eski hayatına sönmeye karar verir ancak bir sorun vardır. John’un arabasını çalan çocuk onun eski ortağının oğludur. Bunu daha sonra Rus baba da öğrenir ve önce ona güzel birkaç yumruk atar daha sonra da onun artık ölü biri olduğunu söyler çünkü eski ortağının bu işlerde en iyi kişi olduğunu biliyordur. Daha sonra olaylar bu Rus gencin babası tarafından saklanması ve John’un bunları kovalaması ile devam eder.

    Genel olarak filmde ki öykünün başlangıcını anlattıktan sonra film hakkında genel yorumlarıma geçebilirim. Film son zamanlar da izlediğim en güzel aksiyon filmlerinden. Gereksiz ve uzun dövüş sahnelerine fazla yer verilmemiş sürükleyici bir film olmuş. Konu biraz klişe olsa da yine de filmde ayrı bir profesyonelliği hissedebiliyorsunuz. Hani genellikle aksiyon filmlerinde olan sanki el kamerası ile çekilmiş gibi his veren hareketli kamera çekimlerine yer verilmemesi de bana göre güzel olmuş. Mutlaka izlemeniz gereken bir film diye düşünüyorum ve mümkünse altyazılı izleyin.

    Puanım: 7.5

  • İzledim: Star Trek Bilinmeze Doğru

    Henüz vizyona yeni girse de izleme fırsata bulduğum bir film. 2009 yılında çekilen Star Trek filminin devamı niteliğinde olan bir film. Uzay konulu film sevenlerin, mutlaka izlemesi gereken bir film.

    Film uzay gemisi Atılgan ve ekibinin dünyaya geri dönmesiyle başlar, tabi bu sırada filmde ki olay akışını başlatacak bir terörist saldırı ile Dünya sallanır. Federasyonun üst düzey bir çok yetkilisinin ölmesinin ardından şimdi yapılabilecek pek az bir şey kalmıştı. Amiral son çare olarak işlediği bir suç yüzünden kaptanlığı alınan Kirk’e, tekrar kaptanlığını verir ve Atılgan ekibi uzay da teröristin peşine düşer. Teröristin saklandığı gezegen ise federasyonun düşmanı olan bir gezegen. Şimdi Atılgan ve ekibinin yapacağı hamleler dünyayı çok büyük bir savaşın eşiğine sokabilir, bu durumda çaresiz kalan Atılgan şimdi ne yapacak?

    Puanım: 10/10